Hakaret Nedeniyle Manevi Tazminat Davası | 2024

Hakaret nedeniyle manevi tazminat davası ile ilgili ceza muhakemesi süreci mağdurun şikayet süresi ile doğrudan ilişkilidir. Türk ceza hukukuna göre bir hakaret suçunun ceza muhakemesinin yapılabilmesi için mağdurun suçun işlendiğini ve failini öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde şikayette bulunması gerekir.

Bu süre mağdurun hakaret fiilini öğrendiği andan itibaren başlar ve sürenin geçmesi durumunda şikayet hakkı kaybolur. Dolayısıyla mağdurların hakaret suçu nedeniyle şikayette bulunmak istemeleri durumunda bu altı aylık süreyi dikkate almaları oldukça önemli bir konudur.

Ancak hakaret suçu kamu görevlilerine karşı, görevleri nedeniyle işlenmişse durum biraz farklılık gösterir. Kamu görevlilerine karşı işlenen hakaret suçlarında şikayet bir dava şartı olarak kabul edilmez. Yani kamu görevlisine yönelik hakaret suçunda mağdurun şikayet hakkı, zamanaşımı süresi içinde kullanılabilir. Bu hakaret suçunun devletin görevlileri üzerindeki etkisini ve kamu hizmetlerinin korunmasını sağlamak amacıyla düzenlenmiş bir istisnadır.

Hakaret Suçu Nedir?

Hakaret, bir kişinin onurunu, saygınlığını ve şahsiyetini hedef alan yazı, söz, resim veya işaret gibi çeşitli yollarla gerçekleştirilen saldırı olarak tanımlanır. Türk Ceza Kanunu (TCK), hakaret suçunu cezalandırarak, bireylerin toplum içindeki itibarlarını, şereflerini ve saygınlıklarını korumayı amaçlar. Bu düzenleme kişilerin toplum içinde değerli ve saygıdeğer kişiler olarak kabul edilmesini sağlamayı hedefler.

Hakaret suçunun ceza hukuku anlamında suç sayılabilmesi için failin ve mağdurun kimliği arasında herhangi bir fark gözetilmez. Yani hakaret suçunun meydana gelmesi ve ceza hukukunda suç olarak kabul edilmesi için failin kim olduğu ya da mağdurun kim olduğu önemli değildir. Bu durum hakaret suçunun evrensel olarak kabul edilen bir zarar verici davranış olduğuna işaret eder ve hakaretin toplum içindeki etkilerini ve bireyler üzerindeki olumsuz etkilerini göz önünde bulundurur.

Sosyal Medya Üzerinden Hakaret İçin Tazminat Davası

Sosyal medya üzerinden edilen hakaret sebebiyle tazminat davası açabilirsiniz. Sosyal medya platformları üzerinden yapılan bu tür suçlar, kişisel onuru ve saygınlığı hedef alabileceği için, mağdurların uğradıkları manevi zararları telafi etmek amacıyla hukuki yollara başvurmaları mümkündür. Manevi tazminat davası, kişisel hakların ihlalinden kaynaklanan duygusal ve ruhsal zararların tazmin edilmesini amaçlar.

Bu tür davaların açılabilmesi için, savcılığa şikayet bulunma zorunluluğu bulunmaz. Yani manevi tazminat davası açılmadan önce savcılığa suç duyurusunda bulunma gerekliliği yoktur. Mağdurlar, doğrudan tazminat talebiyle hukuk mahkemesine başvurabilirler.

Bunun yanı sıra manevi tazminat davasına bakan hukuk hakimi, ceza davasında verilmiş olan beraat kararından bağımsız olarak hareket eder. Ceza mahkemesi tarafından beraat kararı verilmiş olması, manevi tazminat talebinin reddedilmesine neden olmaz. Ceza mahkemesinin kararları, yalnızca ceza hukuku çerçevesinde suçluluğun ya da suçsuzluğun belirlenmesine yönelik olup, manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesini etkilemez.

Hakaretin Suç Olmaması Halinde Manevi Tazminat

Hakaretin suç olarak kabul edilmemesi, manevi tazminat talebinin önünü kapatmaz. Hukuk sisteminde, kişilik haklarına yönelik her türlü saldırı kişilerin manevi açıdan zarar görmesine neden olur ve bu durum, manevi tazminat talep etme hakkını etkileyemez. Manevi tazminat kişisel onur, saygınlık ve diğer kişilik haklarına yapılan saldırılar sonucunda yaşanan duygusal ve ruhsal zararların telafi edilmesi amacıyla talep edilir.

Hakaret eylemi, ceza hukuku açısından suç teşkil etmese bile mağdurun yaşadığı manevi zararın mahkemeler tarafından değerlendirilmesi mümkündür. Kişilik haklarına yapılan saldırılar, kişilerin psikolojik ve duygusal sağlıkları üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Bu tür durumlarda mağdurlar, manevi tazminat davası açarak yaşadıkları zararın tazmin edilmesini talep edebilirler.

Hakaret Tazminat Davası Ne Kadar Sürer?

Davanın konusu olan hakaretin niteliği ve olayın detayları da sürecin uzunluğunu etkiler. Örneğin, hakaretin nasıl gerçekleştirildiği, mağdurun yaşadığı manevi zararın büyüklüğü ve davada sunulan delillerin kapsamı davanın süresini belirleyen diğer faktörlerdir.

Genel olarak hakaret sebebiyle açılan manevi tazminat davaları, ortalama olarak yaklaşık 1 yıl kadar sürer. Ancak bu süre mahkemeden mahkemeye ve davanın özgüllüğüne bağlı olarak değişiklik gösterir. Davanın uzunluğu, mahkemenin iş yüküne, tarafların hazırlık sürelerine ve dava sürecindeki diğer dinamiklere bağlı olarak uzayabilir veya kısalabilir.

Hakaret Nedeniyle Tazminat Davası Zamanaşımı Süresi

Hakaret tazminat davaları, Türk hukuku kapsamında belirli bir zamanaşımına tabidir. Bu zamanaşımı süresi, hakaret eyleminin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl olarak belirlenmiştir. Yani hakaret suçunun işlendiği tarihten itibaren mağdur, 10 yıl içinde tazminat davası açma hakkına sahiptir.

Zamanaşımı, hukuki bir uyuşmazlığın çözümüne ilişkin talepte bulunma hakkının süresini sınırlayan bir düzenlemedir. Hakaret nedeniyle manevi tazminat davaları için öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi, mağdurların dava açma haklarını korurken, aynı zamanda dava açma sürecinde geç kalınmasını önlemeyi amaçlar.

Hakaret Nedeniyle Manevi Tazminat Davası Örnek Mahkeme Kararları

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2016/3335 Esas, 2016/6146 Karar numaralı ilamında, Türk Medeni Kanunu’nun 25/son maddesi gereğince, kişilik haklarının korunması için davacıların iki seçenek hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Bu maddeye göre davacı, kişilik haklarının ihlal edildiği durumlarda, kendi yerleşim yeri mahkemesinde veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.

Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca, haksız fiilden kaynaklanan davalarda, haksız fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği veya meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemeleri de yetkilidir.

Bu düzenlemeler doğrultusunda, dava konusu olayda kişilik haklarının ihlal edildiği iddia edilen mağdur, davayı kendisinin yerleşim yeri mahkemesinde açma hakkını kullanmıştır. Bu seçimlik hak, yasal dayanağa sahip olup, davacının bu hakkı kullanması yasaldır. Davanın esası incelenmeden yalnızca yetkisizlik gerekçesiyle karar verilmesi, yasal düzenlemelere aykırıdır. Bu nedenle mahkeme kararının bozulmasına ve yetkili mahkemenin belirlenmesi için işin esasının incelenmesine karar verilmesi gerekir.

Konu hakkında detaylı bilgiye ve yaşadığınız sorunlar için uzman bir avukata ihtiyaç duyuyorsanız İzmir tazminat avukatı sayfamıza göz atabilir, bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Bir yanıt yazın