Temyiz Nedir?

Temyiz Nedir?

Temyiz, istinaf mahkemesinin bozma kararı dışında kalan hükümlerinin hukuki yönden yeniden incelenmesi için davanın taraflarına tanınan olağan bir kanun yoludur. Esasen Yargıtay’da açılan yeni bir tür davadır. Taraflar, temyiz başvurusu ile istinaf mahkemesi kararının değiştirilmesini veya bozulmasını talep ederler. İstinaf ceza ve hukuk dairesi kararlarının yüksek yargı incelemesi bir üst mahkeme tarafından, yani Yargıtay tarafından yapılır.

İstinaf sonrası temyiz incelemesi “sebebe bağlı” olup “hukuksal denetimle” sınırlıdır. Temyizde kural olarak maddi vaka denetimi, diğer bir ifadeyle sübut denetimi yapılamaz. İlk derece mahkemesi ve son tahlilde istinaf mahkemesinin maddi vaka konusundaki kabulü akla, mantığa, ilme ve fenne aykırı ise bu durumda istisnaen maddi vaka yani sübut konusuna da girilebilir. Bir örnekle açıklamak gerekirse; ilk derece mahkemesi ve istinaf, sanığın mağdurun kendisine “hödük” demesine kızarak ona karşı kasten yaralama suçunu işlediğini kabul etmiş, bu sebeple sanık hakkında haksız tahrik altında kasten nitelikli yaralama suçundan verilen cezada indirim yapılmış ve katılan da “Ben … hödük demedim. O nedenle haksız tahrik indirimi yapılmamalıydı” biçiminde bir gerekçeyle hükmü yüksek yargıya taşımış olursunuz.

İlk derece ve istinaf mahkemesince hödük denildiğinin kabul edilmesi konusunun irdelenmesi bir maddi vaka denetimi yani sübut denetimi olup, kural olarak Yargıtay denetiminde bu konuya girilmemelidir. Ancak; “hödük” kelimesinin ne manaya geldiği, bu sözün haksız fiil teşkil edip etmediği, somut olayda tahrik hükümlerinin nasıl yorumlanıp, uygulandığı hususlarının denetlenmesi ise; hukuksal denetimdir ve yüksek yargıya taşınması gereken de budur. Mağdur Yargıtay dilekçesinde, “ … doğuştan sağır dilsizim, bu sebeple hödük demem mümkün değil deyip, dilekçe ekinde de de buna dair sağlık kurulu raporu ibraz etmiş ise, bu kabul; akla, mantığa, ilme ve fenne aykırı olacağından artık vaka denetimi yapılabilir (Y6CD-K.2021/9993).

Temyiz Süresi Ne Kadardır?

Temyiz Süresi Ne Kadardır?
Temyiz Süresi Ne Kadardır?

Temyiz süresi, istinaf mahkemesi kararının tefhimi veya tebliğinden itibaren 15 gündür (CMK 291/1).Yargıtay süresinin hesaplanmasında kararın verildiği gün hesaba katılmaz, son gün tatile denk gelirse sonraki ilk iş günü yüksek yargı süresinin son günü olarak kabul edilir

Davanın tarafları duruşmada hazır ise karar kendilerine sözlü olarak açıklanır, bu duruma kararın tefhimi denilir. Karar hemen öğrenildiği için tarafların 15 günlük Yargıtay süresi de öğrenme tarihi olan duruşma gününden hemen sonraki gün işlemeye başlar.

Davanın tarafları duruşmada hazır değilse, mahkeme tarafların yokluklarında karar verip mahkeme kararını taraflara tebliğ eder. Bu durumda kararın PTT yoluyla taraflara tebliğ edildiği, yani ulaştırıldığı günün ertesi günü 15 günlük temyiz süresi işlemeye başlar.

Kimler Temyiz Hakkına Sahiptir?
Kimler Temyiz Hakkına Sahiptir?

Kimler Temyiz Hakkına Sahiptir?

İstinaf mahkemesi kararını Yargıtay’a götürübilmek için davanın tarafı olmak gerekir. Davanın sanığı, yani yargılanan kişi, davanın tarafı olduğu için temyiz hakkına sahiptir. Davanın sanığı Yargıtay hakkını süresi içinde bizzat kullanabileceği gibi yasal temsilcileri (vasi, anne-baba vs.), avukatı veya eşi de sanık adına temyiz başvurusu yapabilir.

Davaya müdahil olan kişiler (şikayetçiler, mağdurlar, suçtan zarar gören üçüncü kişiler) de davanın tarafı olduklarından yerel mahkeme kararını Yargıtay’a götürme hakkına sahiptir. Herhangi bir davaya müdahale talebinde bulunup da bu talebi yerel mahkeme tarafından reddedilenler ile katılan olabilecek şekilde suçtan zarar görenler yüksek mahkemeye taşıma hakkına sahiptir (CMK md. 260).

Cumhuriyet savcısı sanığın lehine veya aleyhine Yargıtay başvurusu yapabilir (CMK md. 260/3). Ancak cumhuriyet savcısı, sanığın yararına yanlış uygulanan “hukuk kurallarına aykırılık” olduğu gerekçesiyle hükmün bozulması amacıyla Yargıtay hakkına sahip değildir (CMK md. 290).

Temyiz Başvurusu Nasıl Yapılır?
Temyiz Başvurusu Nasıl Yapılır?

Temyiz Başvurusu Nasıl Yapılır?

Temyiz başvurusu, hükmü veren istinaf mahkemesi ceza dairesine bir Temyiz Dilekçesi verilerek yapılır. Yüksek mahkemeye sunulan dilekçede gerekçeler izah edilmelidir. Sanığın mahkum olduğu ceza miktarı ne olursa olsun kendiliğinden Yargıtay tabi mahkeme kararları yoktur. Mevcut kanunda (CMK m.272/1-2.cümle) istinaf incelemesi açısından 15 yıl veya daha fazla hapis cezaları için resen istinaf düzenlenmiş, ancak eski CMUK döneminde düzenlenen resen temyiz kurumuna mevcut kanunda yer verilmemiştir.

Sanık, cezaevinde tutuklu veya hükümlü olarak tutuluyorsa Yargıtay başvurusunu bulunduğu cezaevi müdürlüğüne Yargıtay dilekçesi vererek kullanabilir.

Temyiz Dilekçesinde Temyiz Sebebi Göstermek Zorunlu mudur?

Temyiz başvurusu yapan kişi, itirazlarını bildirmekle yükümlüdür. İstinaf başvurusunda istinaf sebebi bildirilmese bile, istinaf mahkemesi istinaf incelemesini yapacaktır. Ancak, aynı durum Yargıtay başvurusu için sözkonusu değildir. Yüksek mahkeme başvurusunda karara itiraz sebeplerini bildirme zorunluluğu vardır. Ceza Yargıtay dilekçelerinde sebep bildirilmediği takdirde istem Yargıtay tarafından reddedilmektedir. Yargıtay dilekçesinde somut bir sebep bulunmadığı taktirde, usulüne uygun bir dava açılmadığı kabul edilmektedir. Usulüne uygun bir Yargıtay davasının açılmadığı hallerde inceleme yapılmamakta veya sınırlı bir inceleme yapılmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, “karar hukuka aykırıdır, karar kanuna aykırıdır” şeklindeki beyanları Yargıtay sebebi olarak kabul etmiş ve hükmün 5271 sayılı CMK’nın 288.maddesi kapsamında Yargıtay incelemesinin yapılması gerektiğine hükmetmiştir (CGK-K.2020/194, K.2020/197).

İstinaf Mahkemelerinin Türk yargı sistemine dahil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir anlayışı benimseyen kanun koyucunun, hem maddi olay hem de hukuki denetim yapacak olan istinaf başvurusunda sebep gösterme zorunluluğu öngörmezken (5271 sy.CMK madde 273/4), incelemesi hukuki denetimle sınırlı (CMK madde 294/2) olan Yargıtay yolunda; mülga 1412 sayılı CMUK’tan (madde 305.) da farklı şekilde, re’sen Yargıtay tercihinden vazgeçerek, Yargıtay’a yapan, itiraz dilekçesinde itiraz edenin itiraz sebeplerini göstermek zorunda olduğunu (CMK madde 294/1) şart koşmuş ve dilekçenin itiraza konu maddeleri içermemesi durumunda;

tıpkı başvurunun süresi içinde yapılmaması, hükmün itiraz edilemez olması ya da itiraz edenin buna hakkı bulunmaması hallerinde olduğu gibi usulüne yapılmış bir itirazdan bahsedilemeyeceğinden Yargıtay isteminin reddedilmesini (CMK madde 298) emretmiş olmasına, anılan kanunun 289. maddesinin, usulüne uygun açılmış bir Yargıtay davasının “sınırlı inceleme ilkesinin” bir istisnasını teşkil etmesine, şartları ve usulü açık bir şekilde ortaya konulmak şartıyla (AİHM Galstyan/Ermenistan Başvuru no; 26986/03 15.01.2007 t.) öngörülen usul şartlarına uyulmaması sebebiyle kanun yolu başvurusunun reddedilmesinin bu hakkın ihlali sonucunu doğurmayacağının (AİHM Sjöö/İsveç Başvuru no; 37604/97) da istikrar kazanmış yargısal kararlarla kabul edilmesine nazaran; sanığın 30.10.2017 tarihli Yargıtay dilekçesinin itiraz sebeplerini içermediği anlaşılmakla; Yargıtay isteminin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir (Y16CD-K.2018/1169).

Sanık müdafii tarafından süre tutum dilekçesinin gerekçeyi içermemesi, tebliğ edilen gerekçeli karardan sonra da gerekçeli Yargıtay dilekçesi verilmemesi, karşısında 5271 sayılı CMK. nun 288, 294, 295/1. maddeleri dikkate alınarak sanık müdafinin Yargıtay talebinin CMK. nun 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE karar verildi (Y8CD-K.2018/11675).

Temyiz sebebi bildirilmeden, sadece gerekçesiz süre tutum dilekçesi ile yapılan itiraz başvuruları reddedileceği gibi usulüne uygun bir Yargıtay başvurusu olmadığı için CMK m.289’da yer alan kesin hukuka aykırılık halleri dahi resen incelenemeyecektir. (Y16CD-K.2018/1765).

Temyiz nedeni gösterilmeden yapılan başvuruda Yargıtay tarafından usulden reddedilecektir:

5271 sayılı CMK’nın 294/1. maddesinde yer alan “Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini başvurusunda göstermek zorundadır.” şeklindeki düzenleme de gözetilerek yapılan değerlendirmede, katılan Bakanlık vekilinin itiraz dilekçesinde herhangi bir sebep göstermediği anlaşıldığından, vaki istemin 5271 sayılı CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir (Y14CD-K.2018/5527).

Temyiz dilekçesinde hangi sebepler gösterilmişse Yargıtay incelemesini o sebeplere hasrederek yapacaktır. Yargıtay başvurusunda gösterilen nedenler dışındaki hukuka aykırılıklar, kesin hukuka aykırılık olsa bile, inceleme konusu yapılamayacaktır:

Sanık müdafiinin temyiz dilekçesi içeriğinde gösterdiği sebepler arasında sanık hakkında tekerür hükümlerinin uygulanamayacağı bulunmadığından 5271 sayılı CMK’nın 294. maddesi de gözetilerek sanığın mükerrir olup olmadığı konusunda inceleme yapılamamıştır. Ancak; Tekerrüre esas alınan ilama konu suçu işlediği tarihte 18 yaşını doldurmamış olduğu anlaşılan ve kayıt içeriğine göre başkaca tekerrüre esas mahkumiyeti bulunmayan sanık hakkında hükmolunan cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi suretiyle 5237 sayılı TCK’nın 58/5. maddesine aykırı davranılması hususu hukuka açık aykırılık teşkil ettiğinden ve sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde sebep olarak gösterilmediğinden Dairemizce inceleme konusu yapılamayan bu hususta kanun yararına bozma yoluna gidilmesi mümkün görülmüştür.

5271 sayılı CMK’nın 288. maddesinin ‘‘Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.’’, aynı Kanunun 294. maddesinin ‘‘İtiraz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini başvurusunda göstermek zorundadır. Yargıtay sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.’’ ve aynı Kanunun 301. maddesinin ‘‘Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, Yargıtay başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.’’ şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanık müdafiinin isteminin katılanın zararının bulunmadığı, sanığın hırsızlık kastının olmadığı ve alt sınırdan uzaklaşılarak uygulama yapılması ile TCK’nın 43. maddesinin uygulanmasının hatalı olduğuna yönelik olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede;

Oluş ve dosya içeriğine göre, sanığın diğer sanık … ile birlikte katılana ait inşaatın şantiye alanından bir gün ara ile inşaat demirlerini alması şeklinde gerçekleşen olayda, katılanın toplam zararının 20.000 TL olduğuna ve zararının giderilmediğine ilişkin beyanı da gözetilerek sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gibi koşulları oluşmadığından sanık hakkında kurulan hükümde TCK’nın 168. maddesi uyarınca indirim yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf isteminin esastan reddine dair kararı hukuka uygun bulunduğundan, sanık … müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, 5271 sayılı CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca, usul ve yasaya uygun olan bölge adliye mahkemesi kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ ile HÜKMÜN ONANMASINA karar verilmiştir.(Y13CD-K.2018/5609).

Daha fazla Cezanın Ertelenmesi Nedir? tarzında hukuki makale için sitemizdeki bloglar bölümüne göz atabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

Son İçerikler

Kategoriler